istanbul'un taze nefesi: atatürk havalimanı millet bahçesi'ne ilk bakış
sonunda istanbul'un o koca, boş kalmış alanına hak ettiği değer verildi, biliyor musunuz? eski atatürk havalimanı'nın yerinde şimdi türkiye'nin en büyük şehir parkı yükseliyor. cumhurbaşkanı erdoğan'ın da katıldığı o açılış töreninden sonra burası resmen halka açıldı. inanılmaz bir kalabalık vardı. millet piknik sepetlerini, katlanır sandalyelerini kapıp gelmişti. o günkü hava bile bir başkaydı, tam da yeşilin keyfini çıkarmalık.
burası sadece bir park değil, aynı zamanda olası bir afet anında 165 binden fazla insana sığınak olabilecek devasa bir toplanma alanı. ne kadar önemli, değil mi? bence bu, ~~sadece yeşil bir alan yaratmaktan öte~~, şehircilik adına atılmış çok akıllıca bir adım. şehir planlamasının hayatiyetini yüzümüze çarpıyor.
rakamlara bakınca başım dönüyor: 💡 tam 1 milyon 215 bin metrekarelik devasa bir yeşil halıdan bahsediyoruz. içinde yok yok! çocukların çılgınca koşup oynadığı sekiz ayrı oyun alanı, basketbol sahaları, tenis kortları ve hatta kaykay pistleri bile var. spor meraklıları için 85 bin metrekarelik yürüyüş yolları ve bisiklet parkurları tam bir cennet.
benim en sevdiğim detaylardan biri ise, bahçenin içinden usulca akan o 2,5 kilometrelik 'ab-ı hayat deresi'. adı bile şiir gibi. yedi farklı tepe var ki, bunlar istanbul'un tarihi semtlerini, sarayburnu'nu, süleymaniye'yi temsil ediyor. resmen bir istanbul mozaiği oluşturmuşlar. ayrıca sergi salonları, kütüphane, lokanta ve atölyeler de yakında tam kapasite hizmet vermeye başlayacak. düşünsenize, bir zamanlar uçakların inip kalktığı yerde şimdi binlerce insan kitap okuyor, doğayla iç içe nefes alıyor. ✍️ bu dönüşüm, istanbul'un ruhuna "oh be" dedirten cinsten. kesinlikle gidip görmelisiniz. burası gerçekten istanbul'a nefes olacak.
bu bahçe, cumhuriyet tarihinin en büyük şehir parkı olma unvanını taşıyor ve bana kalırsa bu unvanı sonuna kadar hak ediyor. sadece yeşiliyle değil, sosyal donatılarıyla da fark yaratıyor. mesela, koskoca bir hangar binası var ki, içinde neler planlanıyor kim bilir! sanatsal etkinlikler mi, devasa fuarlar mı? merakla bekliyorum. ayrıca, parkın enerji ihtiyacının bir kısmını güneş ve rüzgar enerjisi santrallerinden karşılayacak olması da takdire şayan. küçük bir sürdürülebilirlik dersi gibi.
ziyaretçiler için her şey düşünülmüş. çayırda oturup kitap okuyanları, arkadaşlarıyla sohbet eden gençleri görmek, bana nedense büyük şehir umudu verdi. o devasa alanda kaybolmak, ama aslında kendini bulmak gibi bir his. bir de biliyor musunuz, 4 bin araçlık otopark bile yapmışlar. yani ulaşım da problem olmaktan çıkmış. dokuz ayrı giriş noktasından kolayca parka sızabilirsiniz. hafta sonu planınız hazır: kiliminizi, termosunuzu alın ve bu yeni yeşil cennete akın edin. pişman olmayacaksınız! 🌿 i̇stanbul'un tam ortasında böyle bir "kaçış noktası" varken evde oturmak ayıp olur. hemen plan yapın!
Yorumlar
Yorum Gönder